Böbrekler, karın arkasında yer alan ve temel olarak kanı süzerek idrar üreten iki adet fasulye şekilli organdır. Kan basıncını düzenlemek, kan hücrelerinin üretimi ve kemikleri sağlıklı tutmak da dahil olmak üzere vücut için başka önemlere de sahiptir. Böbrek kanseri, böbreklerdeki kötü huylu bir hücre büyümesidir, hücreler anormal olarak büyür ve işlevini yitirerek kontrolsüzce çoğalır. Ancak böbrekteki bir tümör iyi huylu da olabilir.
Böbrek kanseri genel bir terim olarak kullanılır. Böbrek ve hastalığın evrelerinde birçok tümör varyasyonu vardır. Tedavi ve sizi bekleyen süreç, tümörün özelliklerine ve doktorunuzun uzmanlığına bağlıdır.
Böbrek kanseri, dünyadaki tüm kanser tanılarının yaklaşık % 2’sini oluşturur. Özellikle son yıllarda vaka sıklığı artmasına rağmen teknolojik ilerlemeler neticesinde kanserder kurtulma ve hayatta kalma oranları da artış göstermiştir.
Böbrek kanseri ileri yaşlarda daha sık görülmektedir (özellikle 60-70 yaşlarında). Erkeklerde kansere kadınlara göre 2 kat daha fazla rastlanılmaktadır.
Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları böbrek kanseri için kritik öneme sahiptir. Tütün ürünü kullananlarda, obezite problemi olanlarda ve yüksek tansiyon hastalarında (hipertansiyon) görülme sıklığı 2-3 kat artmaktadır.
Kronik ve kalıtımsal hastalıklar da böbrek kanseri ile ilişkili olabilmektedir. Özellikle düzenli diyalize giren hastalar, polikistik böbrek gibi kistik böbrek hastalığı bulunanlar ve bazı sendromlarda böbrek kanseri sıklığı artmaktadır.
Tüm bunların dışında radyoterapi almış olan kişilerde ve bazı sanayi kollarında çalışanlarda (asbeste maruz kalan veya çelik, petrol, kurşun endüstrisi gibi kollarda çalışan) böbrek kanseri görülme sıklığı artabilmektedir.
Böbrek kanseri genelde belirti vermez (asemptomatiktir). Genelde kanser, başka sebeplerle yapılan ultrason ve benzeri görüntülemelerde rastlantısal olarak saptanır.
Yaklaşık 10 kişiden 1’inde ise vücudun yan tarafında ağrı, karın kitlesi veya idrarda kan gibi bulgular görülebilir. Genelde bu tarz yakınmaları olan hastalarda daha ileri evre kanser olma olasılığı artmaktadır. Kimi hastalarda da kansere bağlı artmış hormon sentezi olur ve buna bağlı yüksek tansiyon, kilo kaybı, ateş, kansızlık, kas kütlesi kaybı ve iştah kaybını görülebilir.
Böbrek kanseri öntanısı klasik olarak Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ile konur. Bu görüntüleme yöntemleri ile tümörün büyüklüğü, çevre damar ve dokulara yayılımı, lenf düğümleri ve diğer organlara sıçrayıp sıçramadığına bakılır. Ayrıca ameliyat için uygun olan hastaların ameliyat tekniğinin planlaması açısından da oldukça önemlidir. Doktorunuz ayrıca fizik muayene yapabilir ve test için kan ve idrar alabilir.
Hastalığın kesin tanısı ve kanserin alt tipinin belirlenmesi sıklıkla ameliyat veya nadiren biyopsi sırasında alınan tümör dokusunun patoloji tarafından raporlanması ile gerçekleşir.
Böbrek biyopsisi, böbrek kanseri tanısında standart bir işlem değildir. Radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi edilebilecek çok küçük bir tümör var ise, hasta ameliyatı kaldıramayacak durumda ancak doku tanısı gerekiyor ise veya aktif izlem yapılacaksa yapılması önerilir. Böbrek kanserinde temel tanı ve tedavi; kitlenin olduğu böbreğin kısmen veya tamamen çıkarılması ile gerçekleşir
Böbrek tümörünün tedavisi için en iyi seçenek cerrahi olarak çıkarılmasıdır.
Sadece böbrekte sınırlı olan (lokalize) böbrek kanseri parsiyel nefrektomi veya radikal nefrektomi ile tedavi edilir. Her iki ameliyat da açık veya laparoskopik cerrahi ile yapılabilir. Laparoskopik cerrahi, ileri düzey merkezlerde tecrübeli bir ekiple robot sistemi yardımıyla da yapılabilir.
Parsiyel nefrektomi sırasında böbrekten sadece kitle çıkarılır ve sağlıklı böbrek dokusuna mümkün mertebe dokunulmaz. Bu ameliyat cerrahi açıdan mümkün olduğunda önerilir. Tüm tümörü çıkarmak ve böbreğin bir kısmını sağlam bırakmak mümkün değilse, doktorunuz radikal nefrektomi yani böbreğin tamamen alınmasını önerecektir. Çünkü öncelikli amaç vücutta kanserli doku bırakmamaktır.
Bazı durumlarda ameliyat en iyi seçenek olmayabilir. Özellikle yaş, ek sağlık sorunları gibi durumlarda hastanın eğer ameliyatı kaldıramayacağı düşünülüyorsa böbrekten biyopsi almak ve sonrasında radyofrekans ablasyon ve kriyoterapi gibi tedaviler vermek etkin olabilir.
Tümör çok küçükse, doktorunuz aktif bir izlem süreci önerebilir. Aktif gözetim sırasında düzenli takipler yapılır ve gereğinde tekrar ameliyat planlanabilir.
Böbreğin bulunduğu bölgede bulunan ama börek dışına taşma yapan kanserlerde (lokal ileri böbrek kanseri), radikal nefrektomi öncelikli tercihtir. Tümörün bulunduğu böbrek ve çevresindeki doku birlikte çıkarılır. Ameliyat çok riskli ise, doktorunuz embolizasyon denen yöntemi de önerebilir.
Böbrek kanseri eğer uzak organlara yayılmışsa (metastatik kanser) tedavi planlaması önemli ölçüde değişir. Doktorunuz metastatik hastalığı, genellikle hedefli tedavi veya daha sık adlandırıldığı şekilde hedefe yönelik ilaç tedavisi (bir çeşit kemoterapi, anti-anjiogenik tedavi) ile yönetir. Kombinasyon olarak hastalara radikal nefrektomi ve nadiren metastatik kitle çıkarılması ameliyatı da tedaviye eklenebilir.
Böbrek kanseri ameliyatı sonrası taburculuğu takiben iki hafta içinde doktorunuzla tekrar görüşme planlanır. Yara yeri bakımı, genel muayene dışında hastalığın tam olarak tipini ve durumunu belirten patoloji sonucunuz incelenir. Gerek görülürse kan ve idrar tahlillerine de bakılır.
Patoloji sonucuna göre ek tedavi gerekmiyor ise doktorunuzun belirleyeceği periyodlarda kontroller devam eder. İlk uzun dönemli kontrollerde genelde bilgisayatlı tomografi veya ultrason gibi görüntüleme yöntemleri istenmektedir. Eğer patoloji sonucuna göre ek tedavi gereksinimi olur ise de planlaması yapılmaktadır.